Yayıma Hazırlayan: L. V. Golovanov
Çeviren: Şükrü Alpagut
Basım: Konuk Yayınları - Şubat 1980
Bilimsel - Teknik Devrimin Özü - G. N. Volkov - Felsefe Doktoru
Alıntı
"Bilimsel ilerleme ve teknik ilerleme ancak 16. yüzyıla kadar insan faaliyetinin bağımsız iki yönü olarak el alınabilir. O zamandan bu yana bilimsel düşünüş ile teknik düzeyde düşünüş arasındaki karşılıklı etkileşim çok daha yoğun bir hale gelmiş ve bunlar arsındaki uçurum hızla kapanmıştır"
"Barut, pusula ve basım burjuva toplumunun habericis olan üç büyük buluştur. Basım Protestanlığın bir aracı haline gelirken ve genelde tinsel gelişmenin zorunlu önkoşullarını yaratmanın en güçlü aracı olan bilimin yenilenmesine hizmet ederken, barut şövalyeliği havaya uçurmuş; pusula dünya pazarını keşfetmiş ve sömürgeleri kurmuştur." Marks 1861-1863 Ekonomik ElYazmaları K. Marks - F. Engels tüm Yapıtlar (Rusça Basım) aktaran Volkov
"Su (yel) değirmeni ve saat makinası geçmişten miras kalan ve manüfaktür çağında kaydettikleri glişmelerle makinalar döneminin yolunu açan iki makinadır." Marks 1861-1863 Ekonomik ElYazmaları K. Marks - F. Engels tüm Yapıtlar (Rusça Basım) aktaran Volkov
"Birinci Sanayi Devrimi, bilimsel düzeyde düşünüş ile teknik düzeyde düşünüşün bütünleşmesine yol açtı. 18. yüzyılda mekanik, fizik ve matematik alanlarındaki ilk gelişmeler temelinde biçimlenmeye başlayan makina üretimi, bilimin teknolojiye uygulanması bakımından gereçekten sınırsız olanaklar sağladı."
"Yaptığı araştırmaların sonuçlarını üretime uygulamak için bilerek ve isteyerek çalışan yeni tip bilim adamı doğdu. " Engels Ekonomi Politiğin Eleştirilmesinin Anahatları K. Marks, F. Engels tüm Yapıtlar (İngilizce Basım), Moskova 1976 aktaran Volkov
Makina üretimi temelinde bilim ve tekniğin sürekli olarak hızlanan bir süreç içinde kaynaşması, aslında birinci bilimsel - teknik devrim olarak tanımlanabilir. Çünkü bu kaynaşma makinalarda meydana gelen bir devrimi(el aletleri kullanımından makinalaşmaya geçişi), bilimde meydana gelen bir devrimle (bilimin maddi üretime, teknik uygulamaya yöneltilmesiyle) birleştirmiştir.
Üretim güçlerinde köklü bir değişiklik meydana getiren bilimsel-teknik devrim, kuşkusuz insanın kendisini de değişime uğratacaktır. Çünkü insan başta gelen bir üretim gücüdür, tüm maddi ve tinsel değerlerin yaratıcısıdır.
Günümüzde bilimsel-teknik devrim; "belirli bir teknik düzeye ulaşıldığında-- 'çalışma, artık sadece üretim süreci içinde yer alan çalışma olarak değil, tam tersine, insanın üretim sürecinde denetleyici ve düzenleyici işlevini yüklenmesini sağlayan çalışma olarak ortaya çıkar' diyen Marks'ın bu öngörüsünün doğruluğunu kanıtlamaya başlıyor."
Teknik gelişmenin tüm tarihsel süreci, "insan gücünün yerine doğal güçlerin konması"dır bu da "canlı işçi faaliyetinin yerine gitgide makianın işleyişinin alması" sonucunu doğurmuştur; bundan dolayı eninde sonunda, "insanın başka şeylere yaptırabileceği işleri, kendisinin yapmak zorunda kaldığı türden çalışma son bulacaktır" şeklinde ilk kez Marks tarafından dile getirilen bir yasa uyarınca adım adım yol almaktadır.
Kimileri bilimsel-teknik devrimin özce "doğal süreçlere kumanda edilmesi" alanında meydana gelen bir devrim olduğunu söylerken, kimileri ise "bilimin bir üretim gücü olarak ortaya çıkması" "bilimin ve tekniğin, bunların karşılıklı bağlantılarının ve toplemsal işlevlerinin köklü dönüşümlere uğraması" üzerinde durmaktadır. Bu görüşlerin her biri, bilimsel-teknik devrimin şu ya da bu ölçüde önem taşıyan birer yapı taşıdır, ama hiçbir şekilde temel yapı taşı değildir.
...Bilim ile tekniğin bilim ile maddi üretimin bugünkü iç içeliğine temel oluşturan bir özellik var mıdır? Bizim görüşümüze göre, aradığımız özellik otomasyondur, çünkü otomasyon yalnızca bilimsel- teknik devrimin bir yanı olmayıp aynı zamanda tüm üretim güçleri sisteminin gelişmesinin tarihsel olarak evrimleşmiş endüstriyel bir biçimidir.
Sonuç olarak, makinalaşmadan otomasyona geçişin başlaması, bilimsel teknik devrimin başlangıcı sayılabilir; otomasyonun geçirdiği aşamalar, bilimsel - teknik devrimin tarihsel biçimleri olarak görülebilir; ve karmaşık otomasyonun tüm toplum ölçeğinde yaşama geçmesi, bilimsel -teknik devrimin gelişmesini tamamlamış olduğu anlamına gelecektir.
...Gerçek şudur ki üretim güçleri sisteminde meydana gelen devrimci değişiklikler ve bu değişikliklere bağımlı olarak meydana gelen toplumsal değişiklikler birbiriyle karşılıklı ilişki içindedirler ve aynı anda meydana gelirler.
Otomasyon çalışma sürecinde insan ile makina arsında kurulan ilişkileri değişime uğratmaktadır.
... fikir işçilerinin ve tekniğin örgütlenmesi işlevini yerine getiren kişilerin toplam iş gücü içindeki payı büyüme eğilimi taşımaktadır.
Elbette, toplumsal değişikliklerin ardında yatan tek etken otomasyon değildir. Bu değişiklikler, üretimin karmaşık makinalaşmasından, daha rasyonel örgütlenmesinden ve toplumsal üretim sistemi içerisinde yayılıp gelişen daha başka birçok süreçten kaynaklanabilir.
Bilimsel-teknik devrim mekanik donanımda, teknikte ve bilimde insanı dışlayarak gerçekleşen bir devrim olmak şöyle dursun, tam tersine, üretim güçlerinin bütünsel sisteminin tümünde meydana gelen bir devrimdir. Ve bu devrim en başta gelen üretim gücü olarak insanın kendisi üzerinde, onun çalışma yani maddi ve tinsel değerler yaratan yeteneği üzerinde son derece güçlü bir etki yapar.
İnsan bilimsel-teknik devrimin ve bu devrimin toplumsal sonuçlarının olsa olsa ancak bir nesnesi olmak şöyle dursun, tam tersine, her şeyden önce bilimin ve tekniğin yaratıcısıdır, bilimsel-teknik devrimin başı çeken gücüdür. İnsan yalnızca bilimsel-teknik devrimin asıl ölçütü değil, aynı zamanda onun asıl toplumsal içeriğidir de.
Bilimsel-teknik devrimin toplumsal özü ise, otomasyonun bir sonucu olarak, insanın üretim sistemi içindeki rolünde, çalışmasının mahiyetinde ve içeriğinde meydana gelen değişikliktir.
Kapitalizm koşullarında, bilimsel-teknik devrimin olumlu yanları, bir yığın çelişkili durum ortaya çıkaran, yürülükteki toplumsal ilişkilerle çatışır. İşte bu çelişkili durumlardan birkaçı:
- Otomasyon, çalışmayı daha anlamlı hale getirme eğilimi taşır, gelgelelim kapitalist toplumda, yedek, becerisiz işçilerin sayısı, ileri düzeyde beceri kazanmış işçilerin sayısından daha hızlı artmaktadır.
- Otomasyonun ileri biçimleri, kapitalist işletmelerde çalışan işçileri, --toplumsal-ekonomik düzeyde olması bile teknik düzeyde-- makinaların salt bir yedek parçası olmaktan kurtarır.
- Otomasyon hareketliliği artırma eğilimi taşır ve bireyin her yönden gelişmesini hızlandırır; oysa kapitalist toplumda otomasyon, böyle bir gelişmeyi engeller ve bundan da öte, toplumun çoğu üyelerinin --sanayi işçilerinin yan sıra mühendislerin, büro işçilerinin ve bilim adamlarının -- işsiz kalma olasılığını güçlendirir.
- Bilimsel-teknik devrim emeğin üretkenliğini artırır ve maddi zenginliğin temellerini atar. Oysa kapitalist toplumda, bilimsel - teknik devrim fazla üretime ( dolayısıyla, üretim araçlarının tam kapasiteyle kullanılmamasına) ve üretilen değerlerin aşırı derecede eşitsiz dağılımına yol açar. Kapitalizm, üretim güçlerinin iki bileşenini -- insanı ve makinayı -- kullanırken, büyük ölçüde ve acımasız ve savurganlığa açık kapı bırakır.
- Bilimsel-teknik devrim, üretim araçlarının toplulaşmasını (concentration) yoğunlaştırır, çok daha yetkin veri-işleme araçlarının icat edilmesi olanağını yaratır ve planlı üretime duyulan nesnel gereksinmeyi artırır. Ne var ki, eğer planlama ekonominin bütününde uygulanacaksa, toplum ilk önce özel teşebbüs sistemini ortadan kaldırmak zorundadır. Böylelikle bilimsel-teknik devrimin nesnel mantığı, kapitalist üretim ilişkilerinin parçalanması için, toplumsal-politik bir devrim için gerekli olan maddi koşulları yaratır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder